Arıcılık, çoğu zaman ağır bir iş olarak bilinir. Fakat Naciye Hanım, kadın azmiyle bu zorlu yolculuğu sevgiye dönüştürdü. Çiçeklerin kokusu, dağların keveni, bozkırın kekiği onun balına ruhunu verdi. Gün geldi kovanların başında yoruldu, gün geldi sırtında ağır yükler taşıdı; ama doğaya ve emeğine olan sevgisi hiç azalmadı. Çünkü her damla balında, sadece doğanın şifası değil, aynı zamanda yılların emeği, sabrı ve anneliğin sıcaklığı vardı.

Süzme bal, kara kovan balı, petek balı… Hepsi onun özenli ellerinden, alın terinden ve doğayla kurduğu samimi bağdan sofralara ulaştı. Arıcılık, Naciye Hanım için yalnızca bir iş değil, aynı zamanda evlatları gibi büyüttüğü bir yol arkadaşlığı oldu. Çocuklarını büyütürken, arıcılığını da büyüttü. Onlar nasıl emekle, sevgiyle yetiştiyse; kovanları da aynı sabırla, aynı şefkatle büyüdü.

Bugün, Sivas’ın Zara ilçesinde, coğrafi işaretli ballarıyla bilinen bu topraklarda Naciye Erkan’ın emeği, yıllardır doğallığın ve güvenin simgesi. O, doğanın kalbinden aldığı balı sofralara ulaştırırken, aslında hayat hikâyesini, anneliğini ve emeğini de paylaşıyor.

Her kavanoz balda bir annenin sevgisi, bir kadının azmi ve doğanın eşsiz armağanı saklıdır.